Radyasyon Nedir ?
Bilim insanları, radyasyon olgusu ile 19. yüzyılın başlarında tanışmıştır; toplum belleğinde yer etmesini de 2. Dünya Savaşı’nda Japonya’ya atılan Atom Bombası’na borçluyuz. Masumane amaçlarla yola çıkılan her bilimsel çalışmalar sonucunda ortaya çıkan teknolojik buluşlar, zamanla insanlığın geleceğini tehdit eden tehlikeli silahlara dönüşmektedir.
Güncel tartışma ve beyanlarda radyasyon un sınıfı ve niteliklerinin belirtilmemesi, halkın tam olarak anlayamayacağı entellektüel bir akademik dille anlatılması, kavram karmaşasına yol açmaktadır. Diğer yandan baz istasyonlarının oluşturduğu elektromanyetik alan anlatılırken, sürekli “iyonlaştırmayan radyasyon” ibaresinin vurgulanması da manidardır. Toplum belleğine yıllar buyunca sistematik bir şekilde, “iyonize olmayan radyasyon masumdur” olgusu yerleştirilmeye çalışılmaktadır.
Peki radyasyon nedir sorusuna nasıl anlaşılır cevap bulabiliriz? Radyasyon, doğada yaratılıştan beri var olan bir olgu. Yaşam için gerekli olan 3 şeyden biri olan ışığı da radyasyon olarak tanımlayabiliriz. Parçacık ya da dalga olarak hareket edebilen enerji kütlelerine radyasyon denir. Prof. Dr. Levent SEVGİ, radyasyonun tarifini özetle ve anlaşılır bir dille yapmaktadır:
Radyasyon, İngilizce “radiation” sözcüğünden gelmektedir. Madde içine nüfuz edebilen ışınlar için kullanılmaktadır. Madde içine nüfuz edip atomları iyonlaştırması (elektron koparması) ya da iyonlaştırmamasına göre sırasıyla nükleer ve elektromanyetik (EM) radyasyon olarak ikiye ayrılmaktadır. Bazı akademisyenlerin bile bu ayrımı yapmadan konuşması, yazılar yazması kargaşaya yol açmaktadır. Prof. Dr. Levent Sevgi / [email protected]
Bilimsel literatürde radyasyon tanım ve sınıflandırmaları:
İyonize (Nükleer) Radyasyon :
a) Elektromanyetik Radyasyon; enerjileri yüksek ama dalga boyları kısa olan, gözle görülebilen yüksek frekanslı ışık ve gözle görünemeyen radyo dalgaları gibi elektromanyetik dalgalardır. Gama ve X ışınları elektromanyetik radyasyon içermektedir.
b) Parçacıklı Radyasyon; Alfa ve Beta ışınları ise atomun çekirdeğinden kaynaklanan radyoaktif ışınlardır. Gama ve X ışınlarından farkları ise, elektriksel yük ve kütlelerinden ötürü maddeye daha az nüfuz ederler fakat madde üzerindeki iyonlaştırıcı etkileri ters orantılı olarak daha fazladır.
İyonize Olmayan (EMR) Radyasyon :
a) Optik Radyasyon: Kaynağı güneş olan ultraviyole ışınlardır. UV’nin zirvede olduğu zaman dilimi, güneşin doğuş anıdır. İnsan cildini ve gözleri etkilemektedir ve bu nedenledir ki cilt kanserlerinin %80′i UV ışınlardan kaynaklanmaktadır.
b) EMR (Yapay) Radyasyon: Yapaydan kastımız, doğada varolmayan, insan eliyle üretilen radyasyondur. Radyo dalgaları, mobil iletişim ekipmanları, cep telefonları, mikrodalgalar, telsiz roleleri, radyo – televizyon vericileri, trafolar, yüksek gerilim hatları, radarlar, baz istasyonları, bilgisayarlar; hepsi elektromanyetik radyasyon kaynaklarıdır. Bu gruptaki emr kaynakları, canlıların genetik yapılarına direkt nüfuz ederek mutasyona neden olmaktadır.
Radyasyonun zararları göreceli olarak değişmektedir. Nükleer Radyasyonun hızlı ve ölümcül etkileri belirgin bir şekilde gözlenmekte, bir sonraki nesillerde de etkileri devam etmektedir. Elektromanyetik Radyasyonda ise durum biraz farklı. Kapitalist bir dünyada endüstri kartelleri konuyu çarpıtmakta, toplum bilincinin oluşmasının önünde engel teşkil etmektedir. EMR kaynaklarının etkilerini kanıtlamak için somut bulguları ortaya çıkarmak uzun yıllar almaktadır. Ama bu doğanın ve canlıların ekolojik dengesini bozduğu gerçeğini asla değiştirmemektedir.
İlerleyen zamanlarda üzerinde çalışmakta olduğum birkaç cihaz ile sizlere EMR kaynaklarının neler yapabileceğini görsel olarak anlatmaya çalışacağım.